9 Nisan 2012 Pazartesi



VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER





  






 İnsan Vücudundaki Sistemler, fizyolojik olarak aynı işlevi gören yapısal organ birlikleridir.
Mükemmel bir organizma olan insan vücudunda, vücudun yaşamsal faaliyetlerini sağlıklı ve yeterli seviyede devam ettirebilmesi için bütün organların sağlıklı olarak çalışması gerekir. Organların sağlıklı ve birbirleriyle uyumlu hareket etmeleri sistemlerin sağlıklı olmasını, vücudumuzdaki sistemlerin sağlıklı çalışması da bütün vücudumuzun sağlıklı olmasını sağlar.
Vücudumuzdaki sistemler nelerdir?
     Vücudumuzu meydana getiren başlıca sistemler; sindirim sistemi, Dolaşım Sistemi, Boşaltım Sistemi, Sinir Sistemi, Solunum Sistemi, Lenf Sistemi, Üreme Sistemi, Hareket ve Destek Sistemidir.(1)


Dolaşım Sistemi

    Çok hücreli canlılarda besin ve oksijenin tüm hücrelere ulaşmasını sağlayan sisteme dolaşım sistemi denir. Ayrıca dolaşım sistemi, hücrelerde metabolik faaliyetler sonucu oluşmuş karbon dioksit ve diğer zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. 
1. Dolaşım Sisteminin Kısımları
İnsanda dolaşım sistemi üç kısımdan oluşur : Kalp, damarlar ve kan.
    KALP
    Kalp, göğüs boşluğunda iki akciğer arasında yer alır. Kalp hızlı, güçlü ve istemsiz çalışan kaslardan oluşur. Kasılıp-gevşeyerek kanın damar içinde hareket etmesini sağlar.
Kalbin üzerinde kalın bir zar vardır. Kalple zar arasında kaygan bir sıvı bulunur. Bu kalbin rahat çalışmasını sağlar ve darbelerde zarar görmesini önler.
İnsanda kalp, iki kulakçık ve iki karıncık olmak üzere dört gözlüdür. Kalbin sağ bölümünde kirli, sol bölümünde temiz kan vardır. Kulakçık ve karıncıklar, sırayla kasılıp gevşeyerek kanın damarlarda hareketini sağlar. Kulakçık ve karıncıklar arasında bulunan kapakçıklar, kanın tek yönlü ilerlemesini sağlar.
DAMARLAR
Üç çeşit damar vardır.
a. Atardamar: Kalpten vücuda kan taşıyan damarlara denir.
Akciğer atardamarı hariç diğer atardamarlar oksijence zengin temiz kan taşır. Yüksek basınca dayanaklıdırlar. En büyük atardamar, kalpten vücuda temiz kanın gönderildiği  “aort”  atardamarıdır.
b. Toplardamar: Vücutta kirlenmiş kanın vücuda taşınmasını (karbondioksitçe zengin) sağlayan damarlardır.

   KAN
Vücudun tek sıvı dokusudur. Kalbin etkisiyle damarlar içerisinde hareket eder.
Kanın Yapısı
Kan, plâzma (serum) ve kan hücrelerinden oluşur. Kanın plâzma kısmı su, protein, organik ve inorganik maddelerden oluşur. Kanın yapısında değişik görevler alan 3 çeşit kan hücresi bulunur.
a. Alyuvar (Eritrosit): Kana kırmızı renk verir. Karaciğer, dalak ve kırmızı kemik iliğinde üretilir. Alyuvar, yapısında bulunan hemoglobin proteinleri yardımıyla oksijen ve karbon dioksit taşır. Alyuvarlar oksijeni
b. Akyuvar (Lökosit): Vücudumuzu mikroplara karşı korur.
c. Kan pulcukları (Trombosit): Kırmızı kemik iliğinde, büyük hücrelerin parçalanmasıyla oluşur. Yaralanma ve kesiklerde kanın pıhtılaşmasını sağlar.
2. Kan Dolaşımı
İnsanda, kan dolaşımı büyük ve küçük kan dolaşımı olmak üzere ikiye ayrılır.
a. Küçük Kan Dolaşımı
Vücutta kirlenen kanın temizlendiği dolaşım çeşididir. Sağ karıncıkta başlar, sol kulakçıkta biter. Sağ karıncıktaki kirli kan akciğer atardamarıyla akciğere götürülüp temizlenir. Temizlenen kan, akciğer toplardamarıyla kalbin sol kulakçığına getirilir. Bu dolaşıma küçük kan dolaşımı denir.
b. Büyük Kan Dolaşımı
Akciğerde temizlenen kanın vücuda dağıtılıp, vücutta kirlenen kanın kalbe getirildiği dolaşım çeşididir. Sol karıncıkta başlar, sağ kulakçıkta biter. Sol karıncıktaki temiz kan, aort atardamarı ve diğer atardamarlarla iç organlara ve tüm dokulara taşınır. Kılcallarda oksijen ve karbondioksit değişimi olur. Kirlenen kan toplardamarlarla kalbin sağ kulakçığına getirilir.
Kan Grupları
İnsanda kan gruplarını alyuvarın üzerinde bulunan bazı proteinler belirler.

   Kan nakillerinde, O grubu diğer bütün gruplara kan verebilir. AB grubu bütün gruplardan kan alabilir. A ve B grupları ise hem kendi grubundan hem de O grubundan alabilir.
Rh(+) …  Rh(+) ve Rh(–) den alır.
Rh(–) ….  Rh(–) den alır.
Kan grubu Rh(–) olan bir insanın kanında Rh(+)’e karşı antikor oluşmasına kan uyuşmazlığı denir. Anne Rh(–) çocuk Rh(+) ise anne ve çocuk arasında kan uyuşmazlığı görülür.
 Dolaşım Sisteminin Sağlığı
Dolaşım sisteminin sağlığını olumsuz etkileyen en önemli etkenler sigara, alkol ve kirli havadır.
Sigaradaki nikotin, kanın mikroplara karşı direncini azaltır. Alkol, damarların esnekliğini bozarak genişletir. Çocuklukta geçirilen enfeksiyonlar ve bademcik hastalıkları kalbi olumsuz etkiler. Uzun süre ayakta kalmak veya hareketsiz kalmak, toplardamar kapakçıklarını bozarak varise sebep olur.
Hepatit B ve C, tetanos, sıtma, kuduz, tifüs ve AIDS kan yoluyla bulaşan hastalıklardır. Dolaşım sisteminin sağlığının korunması için, dengeli beslenilmeli, düzenli spor yapılmalı, sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durulmalıdır. Kalbi yoracak, yaşa ve bedene uygun olmayan işlerde çalışılmamalıdır.Tetanos Aşısı: Tetanos mikropları yara, kesik gibi yerlerden kan yoluyla vücuda girer. Tetanos hastalığına yakalanmamak için aşı olmak gerekir. Tetanos aşısı çok küçük yaşlarda yaptırıldığında vücut hastalığa karşı bağışıklık kazanır. Nabız ve Tansiyon Kalp, her kasılışında basınç yaparak atardamarlara kan pompalar. Kan basıncının etkisiyle damarlar genişler ve hemen ardından daralır. Kan, damarlarda boğum boğum ileriye doğru gider. Kanın damarlardaki bu hareketi, nabız dalgalarına sebep olur. Nabız, kalbin atış hızıyla aynı hızdadır. Kanın damar duvarlarına yaptığı basınca tansiyon denir. Kalbin kasılması sırasında oluşan basınca büyük tansiyon, kalbin dinlenmesi sırasında oluşan basınca küçük tansiyon denir.

   
                 SİNDİRİM SİSTEMİ
                                            



 Vücudumuzun yaşamını sürdürebilmesi için karbonhidrat, yağ, protein, vitamin, su ve mineraller gibi maddelere ihtiyaç vardır. Bu maddeleri de çeşitli besinler yoluyla elde ederiz. Fakat, besinlerle gelen bu maddeler, vücudun kullanabilmesi için fazla büyüktür. İşte, vücuda alınan bu besin maddelerinin ve içeriklerinin kana ve hücrelere geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılması işlemine sindirim denir. Bu olayı gerçekleştiren sisteme de sindirim sistemi adı verilir.
Besinlerin sindirimi mekanik ve kimyasal olarak iki açıdan yapılır. Örneğin, dişler mekanik sindirimde, tükürük ise besinlerin kimyasal sindiriminde görev alır.
Sindirim Sisteminin Görevleri: Besinleri küçük parçalara ayırmak, sonra besinin içeriğindeki protein, karbonhidrat, yağ, su gibi molekülleri ayrıştırarak kan dolaşımı vasıtası ile hücrelere ulaştırmaktır.
Sindirim Nasıl Gerçekleşir? Sindirim bir dizi mekanik ve kimyasal işlemler sonucu gerçekleşir. İlk olarak sindirim ağızda başlar. Ağızda, öncelikle besinler dişler yardımı ile ufak parçalara ayrılarak, mekanik olarak sindirime tabi tutulur. Bu arada, tükrük salgısı ile de besinler bir yandan yumuşatılırken bir yandan da içeriğindeki karbonhidratlar sindirime tabi tutulur. Ağızda çiğnenen besinler yutak yardımı ile yemek borusuna oradan da mideye ulaştırılır. Mide bir yandan kasılıp gevşeyerek mekanik sindirim yaparken bir yandan da mide özsuyu yardımı ile besinlerdeki proteinlerin kimyasal sindirimini gerçekleştirir. Mideden ince bağırsağa geçen besinler artık iyice küçük parçalara ayrılmıştır. İnce bağırsakta besinlerin karbonhidrat, protein ve yağları iyice sindirilerek kana karışmak üzere emilir. Son olarak besinlerden geriye kalan posa kalın bağırsağa ulaşır. Kalın bağırsakta ise posada kalan su ve mineraller emilir. Besin maddelerinin vücudumuz tarafından kullanılmayan kısımları da vücuttan atılmak üzere anüse yollanır.
Sindirim Sistemi Organları Nelerdir? İnsanda sindirim sistemini meydana getiren organ ve yapılar sırası ile ağız boşluğu, dil, diş, tükrük bezleri, yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince bağırsak ve kalın bağırsak olarak sayılabilir. Sindirim sistemine yardımcı organlar ise karaciğer ve pankreastır.
En sık rastlanan sindirim sistemi hastalıkları bulantı, kusma, kabızlık, ishal, gastrit, ülser, safra kesesi iltihabı ve taşı, siroz ve basur olarak sayılabilir.
    BOŞALTIM SİSTEMİ 

         
                                   
       Boşaltım Sistemi Nedir? Vücuttaki fazla suyun ve suda erimiş halde zararlı ya da gereğinden fazla bulunan maddelerin hücrelerden ve vücut sıvısından uzaklaştırılması olayına boşaltım adı verilir. Vücuttaki zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılması için bir çok sistem birlikte çalışır. Bu sistemlerden birisi de boşaltım olayını gerçekleştiren boşaltım sistemidir.
Boşaltım Sisteminin Görevleri: Sindirim yoluyla kana ve hücrelere ulaşan besin maddeleri enerji verici, onarıcı ve düzenleyici olarak kullanıldıktan sonra ortaya çıkan fazla su, ürik asit, madensel tuzlar ve karbondioksit gibi atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasından sorumludur.
Boşaltım Nasıl Gerçekleşir? Böbreklerde süzülen kandaki zararlı maddeler ayrıştırılarak idrar kanalı aracılığıyla vücuttan uzaklaştırılır. Bunun yanında, terleme, nefes alış verişi gibi, vücuttaki zararlı maddeleri dışarı atmak için kullanılan yardımcı sistemler de boşaltım sisteminin yan kolunu oluşturur. Bu nedenle, boşaltım denince akla sadece dışkılama gelmemelidir.
Boşaltım Sistemi Organları Nelerdir? Boşaltım sisteminde görev alan temel organlar ve yapılar böbrekler, üreterler, sidik kanalı ve idrar kesesidir. Boşaltım sistemi içinde kanın temizlenmesinden sorumlu başlıca organ böbreklerdir. Ayrıca, böbreklere yardımcı olarak deri, akciğer, karaciğer ve kalın bağırsak yardımıyla da karbondioksit, fazla su ve mineraller, üre, safra tuzları gibi zararlı atıklar dışarı atılır.

Böbrek yetmezliği, böbrek taşı, böbrek iltihabı, nefrit, üremi, albümin, mesane iltihabı, sistit en sık rastlanan boşaltım sistemi hastalıkları olarak sayılabilir.


     SİNİR SİSTEMİ

    






Çok hücreli, gelişmiş yapılı canlıların (insanlar, omurgalı ve bazı omurgasız hayvanlar) vücudu özel görevler yapan organ ve sistemlerden oluşur. Vücudu oluşturan kalp, akciğer, kas, böbrek, mide… gibi organlar ile bazı organların oluşturduğu dolaşım, boşaltım, solunum, sindirim… gibi sistemlerin birbirine bağlı, koordineli ve ahenkli çalışmasını sağlayan, yöneten sisteme sinir sistemi denir. İnsanda sinir sistemi vücudu etkileyen iç ve dış etkiler karşısında, organ ve sistemlerin çalışmasını düzenler. Sinir sistemi vücuttaki uyarılma, değerlendirme, uyarma, görevlerini etkili ve hızlı bir şekilde gerçekleştirir. Sinir sistemi yapı ve görevlerindeki farklılığa dayanarak kısımlara ayrılır. Bunlar merkezi ve çevresel sinir sistemleridir.

Merkezi Sinir Sistemi

Sinir sisteminin yönetim ve değerlendirme ile ilgili kısmıdır. Vücudun idare merkezi olup organ ve sistemlerin çalışma düzenlerini ayarlar. Merkezi sinir sistemi özel sinirsel organlardan oluşur. Kafatası ve omurga kemikleri arasında korunan bu sinirsel organlar beyin, beyincik, omurilik soğanı ve omuriliktir.

a) Beyin : Merkezi sinir sisteminin en önemli organı olan beyin, kafatası içerisinde bulunur. Süngersi ve çok hassas yapıda olan beyni, kafatası kemikleri çarpma, vurma, darbe, mikroplar… gibi dış etkilere karşı korur. Milyonlarca sinir hücresinin örümcek ağı şeklinde birleşmesiyle oluşan beyin, simetrik yapılı olup sağ ve sol iki yarım küreden oluşur. Beyin yarım kürelerinin yüzeyinin girintili çıkıntılı yapıda olması beynin yüzeyini genişletir. Vücudun irade merkezi olan beyin, vücutta bilinçli şekilde yapılabilen yaşamsal olayları yönetir. Beynin görevleri arasında;
• Duyu organlarından gelen bilgilerin değerlendirilmesi,
• İskelet (kol-bacak) kaslarının çalıştırılması,
• Öğrenme, düşünme, hafıza, hayal kurma,
• Bilgi üretme, problem çözme, konuşma… bulunur.
b) Beyincik : Kafatasının arka tarafında beyinle omurilik soğanı arasında bulunur. Yapı ve görünüşü beyine benzediği için bu ismi almıştır. Sağlı sollu 2 yarım küreden oluşur ve yüzeyi girintili çıkıntılıdır. Beyincik vücudun denge organı olup düzenli kas hareketlerinin yapılmasını sağlar. Beyincik kulaktaki yarım daire kanalları, ayak tabanındaki ve gözdeki duyu hücrelerinden aldığı uyarıları değerlendirir. Değerlendirme sonucunda beyinle etkileşerek iskelet kaslarının çalışma tempo ve düzenini ayarlar.
• İnsanların ritimsel yürümesi, koşması,
• Kuşların havada ahenkli uçması,
• Balıkların suda düzenli yüzmesi… örnek verilebilir.
c) Omurilik Soğanı : Omurga kemikleri içerisinde beyinle omurilik arasında bulunu. Omuriliğin devamı şeklinde görülüp yapısı beyne benzemez. Dış kısmı düzdür. İç organların yönetimi ile sinirsel iletimde görev yapar. Canlı yaşamı için çalışması şarttır.
• Beyinle omurilik arasında sinirsel bilgi iletimini,
• Kalp, akciğer, bağırsak, mide, damar… gibi iç organların istemsiz çalışmasını,
• Çiğneme, yutma, nefes alma, aksırma… olaylarını kontrol eder.
d) Omurilik : Omurga kanalı içerisinde yer alır. Omurgadaki omur kemikleri, bu sinirsel organı dış etkilere karşı korur. Omuriliğin dış kısmı düzdür. Omurilik sinirleri kafatasından itibaren oturak kemiklerine kadar uzanır. Omurilik vücutta ağaç kökü şeklinde tüm vücuda, sinirsel dallar verir. Vücut ile merkezi sinir sitemi arasındaki bağlantıyı sağlar. Özellikle beyinle bağlantısında bir farklılık görülür. Vücudun sağ tarafını beynin sol tarafına ve vücudun sol tarafını da beynin sağ tarafına bağlar. Çalışması canlı yaşamı için şart olan omurilik;
• Beyin, omurilik, omurilik soğanı ile vücut organları arasındaki sinirsel iletimi,
• Ani ve güçlü etkilere karşı istemsiz tepki gösterilmesi (refleks) olaylarını kontrol eder.

Çevresel Sinir Sistemi

Lifsi yapıdaki sinir tellerinden (hücrelerinden) oluşur. Merkezi sinir sistemi organları ile vücut organları arasında uyarı, emir ve duyuları taşır. Duyu organlarından beyne uyarıları taşırken, beyin ve omurilikten kas ve salgı bezlerine emirleri iletir.

SİNİRLER VE ÖZELLİKLERİ
Merkezi ve çevresel sinir sistemleri yapısal birim olan sinir hücrelerinden oluşur. Sinir hücrelerinin bir adı da nörondur.

Sinir sisteminde milyonlarca nöron bulunur. Nöronlar genel olarak hücre gövdesi ve uzantılar olmak üzere 2 kısımdan oluşur.

• Hücre Gövdesi : Çekirdek, sitoplazma ve organelleri taşır. Sinir hücresinin yönetilmesini ve yaşatılmasını sağlar.
• Uzantılar : Uyarıları alma ve iletme görevini yapar. Uzantılar, 2 çeşit olup kısa ve çok sayıda olanına dentrit, uzun ve bir tane olanına akson denir.

Sinir hücrelerinde taşınan sinirsel bilgilere (mesajlara) uyartı (impuls) denir. Bir sinir hücresi üzerinde uyartıların taşınma hızı sabittir. Sinir sistemindeki duyu nöronları merkezi sinir sistemine uyartıları taşırken, motor nöronlarda merkezi sinir sisteminden organlara doğru uyartıları taşır.
Ayrıca akson üzerindeki mumsu yapıda yağlı miyelin tabakası bulunur. Miyelin tabakası akson ile çevresi arasında yalıtımı sağlayarak uyartıların iletim hızını artırır. Sinir sistemini oluşturan milyonlarca nöron arasındaki bağlantı yerine sinaps denir. Sinapslarda uyartılar kimyasal olarak taşınır. Sinapslar sayesinde tüm sinirler doğrudan yada dolaylı olarak birbirleriyle bağlantı kurar.

Sinir sisteminde görevlerine göre 3 çeşit sinir hücresi bulunur.
Duyu Nöronları : Duyu organlarından beyne bilgi taşır.
Motor Nöronlar : Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanından vücut organlarına emirleri taşır.
Ara Nöronlar : Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanının yapısını oluşturur. Bilgi-işlem merkezleri olup sinirsel bilgi değerlendirmesini yaparlar.

Not : Sinirsel bilgiler (uyartılar); nöronların dentrit ve aksonları üzerinde elektriksel değişmelerle iletilirken, nöronlar arasında da kimyasal değişmelerle iletilir.

REFLEKS OLAYI

Duyu organlarına yapılan ani, hızlı ve güçlü uyarılara karşı kaslar, bezler… yardımıyla aynı şekilde tepki gösterilmesine refleks denir. Refleks davranışları bilinçsiz olarak yapılır ve omurilik tarafından yönetilir. Refleks olayı vücudu koruyan bir mekanizmadır.

Refleksler kazanılma şekline göre 2’ye ayrılır.

a) Doğuştan kazanılan (şartsız) refleks : Kişinin kalıtsal yapısında bulunur. Doğumdan itibaren hayat boyu yaşamı etkiler. Nesilden nesile aktarılır.
• Diken batan parmağın çekilmesi
• Diz kapağına vurulduğunda ayağın uzatılması
• Yüksek ışıkta göz bebeğinin küçülmesi
• Gürültülü seste yere kapanma…
b) Sonradan kazanılan (şartlı) refleks : Kişinin kalıtsal yapısından olmayıp öğrenilme sonucu sonradan kazanılır.
• Limon sesini duyunca ağzın sulanması
• Zil sesini duyan köpeklerin ağzının salya çıkarması
• Bisiklet ve araba sürme davranışları

           SOLUNUM SİSTEMİ
  
   







Solunum sistemikandaki karbondioksit (CO2) gazının oksijen gazı (O2) ile yer değiştirmesini sağlayan sistem.
Solunum sisteminde burun ve ağız yardımıyla dışarıdan alınan havanın içindeki oksijen sırayla yutak, gırtlak ve soluk borusundan geçtikten sonra akciğerlere gelir.Akciğerlerde Bronş ve bronşçuklardan geçerek alveollere gelir. Alveollerden kana geçer. Kan, hücrelere oksijeni taşır. Hücreler bu oksijeni kullanarak enerji elde ederler. Kan yardımıyla karbondioksit, tekrar alveollere gelir. Alveollerin içindeki kılcal damarlarda bulunan karbondioksit bronşçuk, bronş, soluk borusu, gırtlak ve yutaktan geçtikten sonra bu sefer ağız ve burundan çıkar.


Solunum sistemindeki yapı organlar şu organlardan oluşur.
Burun, solunum sisteminin dışarı açılan kısmıdır. Burun içindeki kıllar ve nemli yüzey havanın içindeki tozların tutulmasını sağlar. Ayrıca burun içindeki nemli yüzey ve burun içinin kıvrımlı oluşu soğuk havalarda, havanın ısınarak akciğerlere gitmesini sağlar. Burnun en uç kısmındaki koklama sinir uçları havadaki küçük parçacıklar tarafından uyarılarak koku alma faaliyetini yapar.
Yutak, yutak ağız ve burun boşluğunu, soluk ve yemek borusuna birleştiren kısımdır.
Soluk borusu, yutak ile akciğer arasında kalan 10-12cm uzunluğundaki borudur. Soluk borusunun başlangıç bölümü gırtlaktır. Gırtlakta ses telleri vardır. Ayrıca küçük dil yutkunurken soluk borusunu kapatır. Soluk borusunun iç yüzeyi nemli ve tüylerle kaplıdır. Bunlar soluk borusuna kaçan toz vb. maddeleri yakalayarak öksürük ve balgamla dışarı atar. Soluk borusunun alt kısmı bronş adı verilen iki kola ayrılır. Bronşlardan biri sağ, diğeri sol akciğere bağlanır. Soluk borusu üst üste dizilmiş kıkırdak halkalardan oluşmuştur.
Akciğerler, göğüs kafesi içinde yer alır ve akciğerler solunumun en önemli organlarından biridir. Akciğerler Plevra adı verilen sağlam bir zarla çevrilir. Akciğerleri darbe, basınç gibi dış etkenlerden korur. Akciğerler sağ ve sol olmak üzere iki parçadır. Ayrıca her bir parça lob denilen bölümlere ayrılmıştır. Sağ akciğer üç, sol akciğer ise iki lobdan oluşur. Bronşlar akciğerlere girdikten sonra daha ince dallara ayrılır. Bu ince dallara bronşçuk denir. Bronşçuklar üzüm salkımı şeklinde hava keseleri ile sonlanır. Bu hava keselerine alveol denir. Alveoller akciğer yüzeyinin daha geniş olmasını sağlar. Bu özellik solunumu kolaylaştırır. Hava ile kan arasındaki gaz alışverişi alveollerde yapılır.
Soluduğumuz hava normalde  %21 oksijen, %78 azot, %1 oranında diğer gazları içermektedir. İnsan soluduğumuz havada bulunan  %21 oranındaki oksijenin sadece %5-%6 sını kullanırız.

Solunumun değerlendirilmesi 

Solunum kendiliğinden, sessiz, ağrısız, kolaylıkla gerçekleşir. Solunum sayısı erişkinlerde 15-20 kez/dk, çocukta 20-30 kez/dk, bebekte 30-40 kez/dk arasındadır.
Solunum BAK-DİNLE-HİSSET yöntemiyle saptanır.
Bu soruların yanıtları olumsuzsa ya da ağza - burna ayna veya cam tutulduğunda buharlaşma olmuyorsa solunum yok demektir. Solunum durduğunda dokular oksijenlenemeyeceği için dudaklar ve tırnaklar siyanotiktir (morarmıştır).
Oksijen yokluğunda görülebilecek sorunlar şunlardır.
  • 0 -1. dakikada kardiyak hassasiyet (aritmi vb.)
  • 1 -4. beyinde hasara eğilim
  • 4 -6. beyin hasarı başlar
  • 6 -10. beyin hasarı artar
  • 10 + geri dönüşsüz beyin hasarı


             HAREKET VE DESTEK SİSTEMİ




 Vücudunuzun dik durması ve hareket etmesi, destek ve hareket sistemleri sayesinde mümkün olur. Bu sistemler, iskelet ve kas sisteminden meydana gelir.
İSKELET SİSTEMİ
Vücuda şekil veren, iç organları koruyan ve  desteklik sağlayan yapıya iskelet denir.
İskeletin Görevleri:
• Vücuda destek olur, dik durmasını sağlar.
•   Kasların yardımıyla vücudun hareket etmesini sağlar.
• İç organları korur, kas ve iç organlara tutunma yüzeyi sağlar.  
• Fosfat, magnezyum, potasyum ve en çok kalsiyum minerallerini depo eder. 
•  Alyuvar ve akyuvar gibi kan hücrelerini üretir.
İskeletinin Kısımları:
İnsan iskeleti, 207 kadar kemikten meydana gelir. Baş, gövde ve üyeler (kol, bacak) olmak üzere üç bölümde incelenir.
Baş İskeleti: Kafatası ve yüz kemikleri, baş iskeletini oluşturur. Kafatası içinde beyin korunur. Baş iskeletinde sadece alt çene kemiği oynar eklem yapar.
Gövde İskeleti: Omurga ve göğüs kafesinden oluşur. Omurga; “omur” adı verilen kemiklerin üst üste dizilmesinden meydana gelir. Omur kemiklerinin ortasında yer alan deliklerin meydana getirdiği kanal içinde omurilik siniri vardır. Omurga, sırt bölgesinde boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanır. Göğüs Kafesi: Sırt omurları, kaburga kemikleri ve göğüs kemiğinden oluşur. Akciğer ve kalbin korunduğu bölümdür.
Üyeler: Kollar ve bacaklardır. Kollarda; pazı, ön kol, dirsek, bilek, tarak ve parmak kemikleri vardır. Bacakta; uyluk, diz kapağı, baldır, kaval, bilek, tarak ve parmak kemikleri bulunur.
Kemik Çeşitleri
Kemikler üç grupta incelenir. Uzun, kısa ve yassı kemikler.
Uzun Kemik: Kol ve bacaklarda bulunan kemiklerdir. Yapısında kemik zarı, sıkı kemik dokusu, süngerimsi kemik doku, kemik kanalı, sarı ilik bulunur. Süngerimsi dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur. Boyları enlerinden uzun kemiklerdir. Pazı, ön kol, dirsek, uyluk, kaval, baldır ve parmak kemikleri uzun kemiklerdir.

Kısa Kemik: Omurlar, el ve ayak bilek kemikleri kısa kemiklerdir.
Yassı Kemik: Yassı görünüşte olan kemiklerdir. Kafatası, kalça, leğen, göğüs kemiği ve kaburgalar yassı kemiklerdir.
Eklemler
İki ya da daha fazla kemiğin birbirine bağlanmasıyla oluşan yapıya eklem denir. Eklemler, kaslarla birlikte hareketi sağlar. Üç çeşit eklem vardır.
Oynamaz Eklem: Kemiklerin birbirine sıkıca bağlandığı hareketsiz eklemlerdir. Kafatası kemikleri arasında ve kuyruk omurları arasında bulunan eklemler
Yarı Oynar Eklem: Hareketi sınırlı olan eklemlerdir (Omurlar arası eklem).
Oynar Eklem: Vücudun hareketini sağlayan eklemlerdir. Omuz eklemi, kalça eklemi, kol ve bacaklardaki eklemler).        


NOT:
    KAYNAKLAR:
www.insanvucudu.com
www.fenokulu.com
www.wikipedia.com
                                    
                                                              




0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa